24 Ağustos 2015 Pazartesi

Kahire'den İskenderiye'ye Doğru



Tren bekliyorum da, aklıma yaptığım en uzun tren seyehati geldi. Kahire'den, İskederiye'ye. Çok değişik bir atmosferdi! Koltuk numaranız biletinizde yazılı olduğu halde, yerinize zar zor ulaştığınızda başkalarının çoktaaan yerinize oturduğunu görüyorsunuz. Neyse tatlı-sert konuşup, ikna ettiğiniz şahıs kalkıp yerinizi aldığınızda yolculukda başlıyor. Koridorda balık istifi abiler, birde sigara içiyor. Sigara içilir, hemde Emir'in yanında Mustafa bey durur mu?! Başladı sert bir şekilde konuşup yükses sesle tartışmaya, duvardaki uyarıyı gösterdi, polisle tehtit etti neyse sigara içilen alan tuvalet önü koridorla sınırlandı. Hayatımda yaptığım en ilginç yolculuklardan biriydi. Başımı cama yasladım diyemeyeceğim (!) ama dışarısı bir cennet gibi. Seyretmeye başladım. Tren yol aldıkça hayatım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti ☺️ aklımdan geçen cümleleri yazsam edebi bir eser olurdu sanırım. Bazen şehir merkezlerinden, bazen köylerden, kırlardan geçerken daha iyi tanıdım Mısır'ı. Yolun sonuna doğru yaklaştıkça farklı istasyonlarda indi yavaş yavaş, istisnasız hepsi yanık tenli olan beyler. İskenderiye'ye vardığımızda başladığımız noktada  olduğu gibi temiz, yenilenmiş , hoş bir istasyondaydık. Ha biz neden trene bindik? Mısır'ı tanımak, yaşamak için. İskenderiye'de ilk günler taksi ile gezerken, taksi sudan ucuz olmasına rağmen sonraki günler meşru yani dolmuşla gezmiştik. Ayrı güzel bir ortam oda 😀 araçların üzerinde nereye gittiği yazmıyor, elinizle yuvarlak işaret yapıyorsunuz, yada sağa sola sallıyorsunuz elinizi ve ya parmak ucunuzla yeri işaret ediyorsunuz hepsi farklı mekanlara götürüyor sizi. Onuda başka bir zaman anlatayım 😄 havaya girdim iyice. Londra daki tren gecikince İskenderi ye deki aklıma geldi de. Hadi ben gidiyorum artık görüşürüz 😉

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder